Sonbahar ve kış sezonunda trençkot, yağmurluk ve ceketlerin üstü adeta örtüldü. Soğuk günlerin ayrılmaz parçası şallar, yün battaniyelere dönüşüyor ve pançolarla el ele veriyor. Soğuyan havalara sıcaklığıyla eşlik ediyor.Birçok marka, kış sunumlarını çoktan yaptı. Özellikle çalışan kadınların kombinlerinde etekleri uzun ceketlerle görürken, bu klasik ikiliyi uzun yün pançoların tamamladığına şahit olduk. İlk bakışta alışılmışın dışında gelse de aslında biraz salaş biraz etnik bir görünüm sağlayan yün şalların pançoya dönüşmesi oldukça konforlu. Değişken hava şartları için de uyumlular.İlk olarak, 19. yüzyılda Kuzey Amerika’da Araucano diye bilinen Kızılderili kabilesinin ve Şili’deki yerlilerin pançoları kullandıkları biliniyor. 1966 yapımı bir filmde Clint Eastwood’un kovboy kıyafetlerini kahve tonlarda bir pançoyla tamamlaması da hafızalardan silinmeyen görüntülerden. 2014 kışında podyumlarda kullanılan birçok yün pançolar bu filme atıfta bulunurcasına kovboy şapkaları ve uzun çizmelerle sunuldu.Havalar fazla soğumamışken uzun bir elbisenin, klasik bir gömleğin üzerine alınan pançolar; havalar soğuduğunda trençkot, mantoların üzerine alınmaya hazır. Bu yüzden de kışın mantolardan çok pançoları göreceğiz.Nasıl giyiliyor?Nasıl giyildiğinin tamamen kullanıcısına ait olması pançoların en güzel tarafı. Podyumlarda omza gelişi güzel atılarak kullanıldığı görülüyor olsa da sokakta farklı yorumlar da var. Örneğin kemerlerle ve kemer vazifesi gören yandan takılan mini çantalarla… Ayakkabılar ise tamamen kişisel. Ayakkabı görünümlü mini botlarla, spor kanvaslarla, sivri burun çizmelerle kullanılıyor. Hamile giyimi için de özellikle kışın ideal bir parça. Birçok hamile eski mantosunun üzerine bir panço alarak kışa devam ediyor. Bu arada bir panço almak zorunda da değilsiniz. Biraz yün alıp kendi pançonuzu örebilirsiniz. Ayrıca sadece kadınlar değil, erkekler de özellikle bordo tonlarda kullandıkları şal yerine pançolarla sokakları arşınlıyor.Podyumlarda mankenler değil, aktivistler varKarl Lagerfeld, koleksiyonları kadar onları sergileme tarzıyla da fazlasıyla öne çıkan tasarımcılardan. Artık her şey birbirine o kadar yakın ki, moda tasarımında podyumlar mecburen bir şov alanına dönmeye başladı. Bu şov işine Karl Lagerfeld fazlasıyla öncülük ediyor. Bu sefer podyumlar adeta bir protesto alanına dönüştü. Paris Moda Haftası’nda Grand Palais’te yaptı hem de bunu. Daha evvel bir süpermarkete dönüştürdüğü podyumda ulaşması pek de kolay olmayan Chanel çantaları market sepetinde görmek de moda editörlerinin pek hoşuna gitmişti. Şimdi de özellikle sokaklarda olmasa da sosyal ağlarda herkesi bir parça aktiviste dönüştüren bir dönemde ellerinde megafonlar ve asi sloganlar taşıyan mankenler gördük. Aslında sadece şovdan da ibaret değildi yapılan. Moda her sezon modayla mesafeli kitlelere seslenecek ya bir koleksiyon hazırlıyor ya da görsel şov. Örneğin punklar ve hippiler geçtiğimiz sezonun gözdeleriydi. Feminist kadınlarla bir iletişim kurma çabası olarak da öne çıkan bir şov var bu kez podyumda. Sloganlar fazlasıyla dikkat çekici. Önce kadınlar, ‘Feminist ama feminen’, ‘Moda yap savaş yapma’, ‘Farklı ol’ gibi birçok pankart ve megafonlar eşliğinde podyumdaydı. Kimilerine göre Jerrmy Scott’un Barbie konseptli defilesine karşı bir duruştu bu. Diğer taraftan birçok ünlünün kadın hakkı savunucusu olduğu aktivist ruha gönderme yapıyordu. Örneğin Boko Haram örgütünün kaçırdığı kız öğrenciler için Rihanna, #BringBackOurGirls yani ‘kızlarımızı geri getirin’ kampanyasına sosyal ağlardan destek olmuştu. Fakat feministlerin gönlünü almak için hazırlanan 2.55 Chanel çantaların barış logosuyla iç içe tasarlanarak sunulduğu koleksiyon, feministlerin hoşuna gitmek şöyle dursun bir alay tablosu olarak yorumlandı. Türkiye’deki moda editörleri yine hayran hayran yazılar yazarken Guardian’da ciddi tartışmalar yaşandı. Zira Chanel, feministlerin kadın hakları için ortaya koyduğu enerjiyi sömürüyordu ve bunu sadece pahalı kıyafetlerinin satışını teşvik etmek için yapıyordu. Oysa Türkiye’de olduğu gibi dünyanın birçok yerinde tekstilde kadın işçiler çalışıyor ve bir endüstriyi ayakta tutuyor. Modayı ayakta tutan bu endüstride çalışan kadınların hakları Chanel’in umurunda mı? Chanel, kadın hakları konusunda bir şovun ötesine geçmeli. Kadınların alın teriyle ürettiği lüks tüketimine pervasızca harcamasını özendirmenin, kadınları sömürmekten öte gitmediğini düşünüyorum.
Moda Ve Güzellik
Şal bitti panço geldi
Leave a Reply
Moda Ve Güzellik

Instagram
YouTube
RSS