Geçtiğimiz günlerde İstanbul sıra dışı bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. ICC-Intercolor, gelecek yıla dair renk tercihleri belirlendi. 15 ülkenin katıldığı sunumlarda bugünün değil, geleceğin renkleri masaya yatırıldı.Sabahın erken saatlerinde Galatasaray’daki Cezayir toplantı salonuna gittim. Renkler denince hepimizin aklına eğlenceli fikirler ve ortamlar gelir. Açıkçası ben de bu tarz bir etkinlik bekliyordum. Fakat karşımda bilimsel sunum yapma ciddiyetinde uzmanlar topluluğu vardı. Renk konusunun ne kadar ciddiye alınan bir mefhum olduğunu da harika sunumlar sonunda idrak ettim. Intercolor, yarım yüzyıldır dünya çapında faaliyet gösteren bir renk komisyonu birliği. Filli Boya’nın destek verdiği, Ümit Ünal’ın kurucularından olduğu ‘34.Color.İst’ organizasyonuyla hayata geçen toplantıda geleceğin renkleri mini sunumlarla aktarıldı.Belirlediği renklerle tekstil, moda, mimari başta olmak üzere pek çok sektörü etkileyen Uluslararası Renk Komisyonu Intercolor (ICC) sunumunda; İtalya, Amerika, Japonya, Almanya, İngiltere, Çin, Fransa, Finlandiya, Portekiz, İsviçre, Güney Kore, Tayland ve Türkiye sunumlarını merakla takip ettim. Tıpkı renklerin çeşitliliği gibi ülkeler de kültür ve yaşam tarzlarından aldıkları ilhamla bambaşka renkler sundu. Tüketim kültürünün yayılması, global markaların bir ağ gibi dünyayı sarmasına şahit olduğumuz bu zamanlarda bakış açısındaki çeşitliliği görmek ilginçti. Özellikle moda endüstrisinin giderek tek tipleştirdiği hayatlarımızı düşününce…Toplantıda renkler; kültürel kimliklerle, entelektüel akımlarla iç içe sunularak yorumlandı. Renklerden de ziyade hayatımızın akışına yönelik gelecek öngörüleri üzerinden ele alındı renk kavramı. Örneğin Çin sunumunda modern sanatların, tarihin ve coğrafyanın etkisine vurgu yapılırken, karmaşıklaşan durumlardan uzaklaşma ve yalınlıktan bahsedildi. Finlandiya ve İsviçre sunumları da ilginçti. Bu ülkelerin hareket noktaları bilimsellik. Sağlık iletişiminde yaşamın tıbbileşmesi kavramına gönderme yapılabilecek bir sunumdu Finlandiya’nınki. Sosyal haklar ve demokrasi gibi konuları çözmüş ülke insanında trend; wellness, fitness kültürü. Sanat bile bilim üzerinden ilerliyor. İsviçre’de de teknolojiyle şekillenmiş yeni malzemelere yoğunlaşılmış ve yine teknolojiyle sanatın kol kola yürümesi söz konusu. Japonya, en beğendiğim sunumlardan biriydi. Dünyanın giderek sınırlarından kurtulduğunu, görünmez sınırlarımızın kısıtlayıcılığı üzerinden bahsedildi.Sakin tonlar öne çıkacakAlmanya sunumunda ise yıkılışının 25. yılını kutladıkları Berlin Duvarı başroldeydi. Sınırlarla, gri duvarlarla kısıtlanmış karamsar bir ülkede insanların bu sınırları aşma mücadelesi ve sınırların kalkmasıyla renklerle tanışan bir Almanya kurgusu var. Grafiti sanatlar ve çok renkliliğin hâkimiyeti geleceğin renklerini belirliyor orada. Kore’de müziğe ve sanata vurgu varken, sanatın içgüdüsel ve biçimlendirilmemiş haline övgü söz konusuydu. Fransa ise renkten renksizliğe, yokluktan varlığa geçiş gibi kavramlarla ele alıyor renkleri. Örneğin su dökülünce deseni ortaya çıkan bir kilim örneğiyle. Portekiz’de el işçiliği başrolde. Şehir hayatıyla iç içe geçmişliğin yanında el örgüsü halı, el yapımı mobilyalar üzerinden insan ve ürünün bir arada olması anlatılıyor. Tayland, bilimselliğin önemsendiği ülkelerden. Yerel olanın globalleşmesi üzerine eğilimler yaygın. Geleneksel ipeği tekstildeki ileri teknolojiyle mükemmelleştirerek, geleneksel ürünü uluslararasılaştırmaya odaklanmışlar.Türkiye adına sunum yapan Ümit Ünal ise kişisel deneyimlere, yorucu zamanlardan sonra daha basit ve içe dönük hayata vurgu yaptı. Ve tabii hepimizin içindeki bir yerlere gitme, uzaklaşma fikrine… Tabiatın tüketildiği, hayvanların silinip gittiği dünyada onun vurgusu yeşile oldu. Bunun yanında yalınlaşma, ev hayatının mahremiyetine geri dönme gibi kavramlarla daha sakin tonların öne çıkacağının ipuçlarını verdi.Siyaha dönüş…Ümit Ünal, gelecek yıl zevklerimizi ve kreatif yanımızı daha fazla ortaya çıkaracak alanlar kurgulayacağımızı söylüyor: “Renkler her karakterin ortaya konuş biçimi olacak. Mekânlar, insanlarına dair tüm ipuçlarını yansıtacak. Pembe kuvarz, pembe buğu, ay taşı, toz pastel tonları, kozmoz taşı koyu renkler, gece mavisi, abanoz ve karayel tonları en önemli seçimlerimiz olacak. Daha yalın ve daha etkili yalnızlıklar var seçimlerde. Doğaya, yeşile özlem değil, doğallığa, kendi olabilmeye, dayatmalardan uzak… Renksiz, sakin tonları tercih eden, nitelik ve duyarlılık açısından renkli olan insana ait dönemler bunlar. Kimlikleri renkli insanların, daha renksiz giysileri var artık.”Ünal, performans ve sanat ağırlıklı derin bir dönemin bizi beklediğini söylüyor: “Siyah ve derin koyuluklar… Dönüşüm ve mutant, tekno ve modern-klasizm önümüzdeki iki yılda karşımıza çıkacak olan kavramlar. 2016-17’de özellikle sonbahar-kış döneminde siyah, parlak siyahlar yeni dönemin renkleri olacak.”
Moda Ve Güzellik
Geleceğin rengi ne?
Leave a Reply
Moda Ve Güzellik

Instagram
YouTube
RSS